- öz
isim, felsefe Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı"Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." - H. Taner
- öz
sıfat Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan"Size öz evladım gibi davranacağım." - A. Kulin
- öz
isim Dere, çay
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- ruh
isim Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği öz, tin, can kuşu
- elde etmek
bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- bölüm
isim Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım"Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." - A. Ağaoğlu
- seçme
isim Seçmek işi, intihap, seleksiyon"Kendine yeni bir meslek seçmesini bildiğinden dilencilikte karar kıldı." - İ. O. Anar
- almak
-i Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- alıntı
isim, edebiyat Bir yazıya başka bir yazarın yazısından alınmış parça, aktarma, iktibas
- ayıklamak
-i Bir şeyin içinden, işe yaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri ayırıp çıkarmak, temizlemek"Döndüğümde karımın mezarını dolduran otları, baldıranları kendi elimle ayıkladım." - A. Gündüz
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- koparmak
-i Kopmasını sağlamak, kopmasına yol açmak"O koskoca lenduha gibi gövdenle ipi koparırsın da başımıza iş çıkarırsın!" - O. C. Kaygılı
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- seçmek
-i Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak"Ben bu kitabı seçtim."
- hulasa
Hukuk, özet
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- özet
isim Bir yazı veya sözün anlamını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke, ekspoze"Gelinmesi gereken yere korkmadan, ödün vermeden hatasıyla sevabıyla gelmek. İşte bir serüvenin özeti." - T. Uyar
- ekstre
isim Öz
- sökmek
-i Bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak"Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür." - Y. Kemal
- esans
isim, kimya Bitkilerden türlü yollarla çıkarılan veya kimyasal yöntemlerle yapılan, kokulu ve uçucu sıvı"Buğday kokusu, ekmek kokusu gibi toprak kokusu da en nefis esanslardan daha asil bir mahiyet taşıyor." - İ. A. Gövsa
- iktibas etmek
ödünç almak
- söyletmek
-i, -e Söylemesine yol açmak"Söylettiklerinin, bize çağrıştırdıklarının hep yeni şeyler olmasını özlüyorum." - A. Ağaoğlu
- özüt
isim, kimya Bir maddenin herhangi bir yolla elde edilmiş olan özü, ekstre
- çekmek, çekip çıkarmak, sökmek, elde etmek, çıkarmak, almak,
- itiraf ettirmek
- seçilmiş parça
- çıkarmak koparmak nesil soy
- çıkarıcı